Bayramda Baltık üçlemesi: Riga, Tallin, Vilnus

Yaklaşık bir ay sonra Türkiye, Şeker Bayramı tatiline girecek. Pek çok çalışan, cuma gününü de bağlayarak 9 günlük bir tatil fırsatı elde edecek. Peki bu 9 günlük tatil programını nasıl değerlendirirsiniz. İşte sizin için bir öneri.

Estonya, Letonya ve Litvanya, Baltık bölgesini oluşturan 3 gözde ülke olarak karşımıza çıkıyor. Sakin yaşamı, yaz aylarındaki festivalleri ve bunaltmayan iklimi ile kaçılabilecek bir bölge olan Baltık ülkelerinde gezebileceğiniz noktaları araştırdık.

Batı terminolojisinde eski Sovyet ülkeleri hep gri olarak tarif edilir. Bu bakış açısına göre, insanlar çalışmaktan ve üretmekten başka bir şey yapmaz, devletler baskıcı ve otoriter, yaşam donuk ve zevksizdir.

Peki gerçekten öyle mi? Aslına bakarsanız hiç de öyle değil. Sovyet döneminde birlik üyesi ülkelerde gerek mimari, gerekse kültür, sanat, edebiyat anlamında oldukça yetkin ürünler ortaya çıkarılmıştır. Gidip görenler, bu ülkelerin gri değil, aslında rengarenk olduğunu göreceklerdir.

O halde Estonya’nın başkenti Tallin’den başlayarak Baltık ülkelerinin üç başkentinde görülmesi gereken başlıca tarihi ve turistik değerleri sıralayalım.

Tallin

tallin-estonya

1. Balti Jaama Turg

Burası bir Rus pazarıdır. Tallin’in merkez tren istasyonu Balti Jaam’in karşısında bulunan bu alanda, her gün 50 tane tezgah açılır. Tezgahlarda, antik eşyadan tut reçele kadar her şey satılır.

2. Saint Olav Kilisesi

Pikk Caddesi’nin sonunda bulunan 12. yüzyıl yapımı Saint Olav Kilisesi, Tallin’in en güzel ama en şanssız kilisesidir. Kiliseye tam 8 defa yıldırım isabet etmiş, 3 defa da yanmıştır. 124 metrelik çan kulesi ile bir zamanlar dünyanın en yüksek yapısı olan kilise, şehrin hemen her yerinde görülebiliyor.

3. Kiek in de Kök

İçinde müze bulunan bu topçu kulesinin ismi Almanca sokak dilinde ”mutfağı dikizleme” anlamına gelir. Nedeni ise kulede bulunan askerlerin aşağıdaki evlerin içini dikizlemesidir.

Aynı yerde bulunan 500 metre uzunluğundaki sığınak da görülmeye değerdir. II. Dünya Savaşı sırasındaki bombardımandan korunmak amacıyla yapılan sığınak, o dönemde çok sayıda insanın sığındığı bir mekan olmuştur. Sığınağın önemli bir bölümü hala hayattadır.

4. Eski Şehir

Tallin’in eski kent merkezinde bulunan Katariina Käik (St Catherine Pasajı) kenti ziyaret eden turistlerin en favori noktalarından biridir. Ancak pek çok ziyaretçi için buradaki gözde noktalardan biri de Lühige Jalg adı verilen dik sokaklardır. Buradan devam ettiğinizde, üzerinde kafelerin buluduğu yoldan devam ederek Toompea Tepesi’ne ulaşırsınız. Tepede, 1229 yapımı Estonya’nın en eski katedrali St Mary ve Alexander Nevsky katedrallerini görürsünüz. Burada aynı zamanda, kenti seyredip fotoğraf çekebileceğiniz platformlar da vardır.

5. Von Krahl Tiyatrosu

Tallin’de hayranlıkla seyredeceğiniz yerlerden biri de eski şehrin arka sokağında bulunan bu avangart yapıdır. Estonyalı ve yabancı toplulukların sahne aldığı Von Krahl Tiyatro’sunda, operadan dansa, müzikale ve tiyatroya kadar geniş bir yelpazede sahne sanatları programları vardır.

6. Kumu Sanat Müzesi

Duvarları kireç taşından yapılan büyük bir bölümü camlarla kaplı Kumu sanat Müzesi, Estonya’nın en büyük sanat müzesidir. Müzede, birkaç daimi serginin yanında, geçici çağdaş resim ve heykel sergileri de bulunmaktadır.

7. Açık Hava Müzesi

Bir ülke ziyaretinde en önemli amaç, o ülkenin tarihine ve kültürüne dokunabilmektir. Açık Hava Müzesi aslında tam da böyle bir nokta, müzeyi ziyaret ettiğinizde, Estonya halkının eski kırsal yaşamına dair fikir edinme şansı bulursunuz. Tallin’e kısa bir sürüş mesafesinde bulunan Açık Hava Müzesi’nde 12 tane çiftlik, yel ve su değirmenleri, kilise, yangın istasyonu, taverna ve okul vardır.

Riga

Baltık bölgesinin bir diğer ülkesi ise Letonya’dır. Letonya deyince de elbette akla ilk gelen kent ülkenin güzel başkenti Riga’dır. Peki Riga’da nereleri görmeli, neler yapmalı?

1. Nativity Katedrali

Bir Neo-Bizans yapımı olan bu muhteşem kilise, 1876-1883 yılları arasında, Letonya hala Rusya İmparatorluğu’nun bir parçası iken yapılmıştır. Baltık bölgesindeki en büyük Ortadoks kilisesidir.

2. Bağımsızlık Anıtı

Bastion Tepesi Parkı’nın ortasında bulunan Bağımsızlık Anıtı, savaşta hayatını kaybeden askerlerin onuruna yapılmıştır. Bu anıt, Letonya’nın bağımsızlık, özgürlük ve egemenliğinin en önemli sembolüdür. Resmi seremonilerin çoğu, bu bakır, granit ve travertenle inşa edilen anıtın önünde yapılır.

3. Letonya Savaş Müzesi

1916 yılında Letonya Silahşörleri Müzesi ismiyle açılan müze, ülkenin en büyük ve en eski müzelerinden biridir. 1919 yılından bu yana 14. yüzyıl yapımı Powder Kulesi’nin içinde yer alan müze, Letonya’nın karmaşık askeri ve politik tarihine ilişkin ziyaretçilerine önemli bilgiler sunar.

4. Letonya Ulusal Sanat Müzesi

Baltık bölgesinin 18. yüzyılın ortasından günümüze kadarki sanatsal gelişimini anlatan ve içinde 52 bin parça sanat eseri bulunan Letonya Ulusal Sanat Müzesi, tartışmasız Letonya’daki en büyük ulusal sanat koleksiyonudur. Geçici ve sürekli sergilerin yer aldığı müze, eğitici projeleri ile de ünlüdür. Ziyeretçiler müzede rehberli turlara katılabilir, eğitim programlarına dahil olabilirler.

5. St. Peter Kilisesi

Riga’nın tarihi merkezinde yer alan St. Peter Kilisesi, Baltık bölgesinin en eski ve en değerli Orta Çağ kiliselerinden biridir. Kent merkezinde önemli bir dini merkez olmasının yanında, Riga’daki en yüksek noktadır. Kuleye çıkıp Riga’nın 360 derece fotoğraflarını çekmenize hiçbir şey engel değil. Kilisede ayrıca, yıl boyunca önemli konserler ve etkinlikler de düzenlenir.

6. Vērmanes Parkı

Riga’nın merkezindeki 12 dönümlük bir alana kurulu olan Vērmanes Parkı, Letonya Üniversitesi’nin hemen bitişiğindedir. 1814 yılında Fransızların Rusya’yı işgali sırasında Riga eteklerinin büyük bölümünün yanmasının ardından kurulan Vērmanes Parkı’nda, çok sayıda egzotik ağaçlar, çiçek bahçeleri ve bir tane de restoran vardır. Müze ziyaretleri ve şehir turunun ardından gün ortasında dinlenmek ve huzur bulmak için bulunmaz bir noktadır.

7. House of the Blackheads

Riga’da yaşayan yabancı uyruklu bekar tüccarlar için 1334 yılında yapılmış kardeşlik evidir. 1522’den 19. yüzyılın sonlarına kadar çeşitli vesilelerle yeniden inşa edilen evin girişinde aslan figürleri yer alır.

Önceleri kentte yaşayan yabancı tüccarların toplanma ve eğlence mekanı olarak tasarlanan bina, sonraları büyük oranda Alman tüccarların kontrolüne geçmiştir.

Vilnus

1. Litvanya Büyük Dükleri Sarayı

M.S. 4. yüzyıldan bu yana yerleşim olan bir noktada kurulu bulunan Litvanya Büyük Dükleri Sarayı, yüzyıllar içerisinde defalarca büyütülmüş, sonra yerle bir olmuş, yeniden inşa edilmiş… Sarayı ziyaret edenler, Büyük Dükler için 17. yüzyılda barok üslubuyla yapılmış binanın son hali ile karşılaşırlar. Saraya baktığınızda yeni bir bina hissine kapılabilirsiniz anacak o yapı yüzlerce yıllık tarihin ve bağımsız Litvanya’nın güçlü bir sembolüdür.

2. Katedral Meydanı ve Vilnus Katedrali

Gediminas Tepesi’nin eteğinde 57 metrelik çan kulesiyle muhteşem bir Vilnus manzarası sunan katedraldir ve kentin önde gelen sembollerinden biridir. Meydanın etrafında ise geleneksel bir yaşam hüküm sürer. Özellikle pazar sabahları oldukça kalabalık olur.

1387-88 yılları arasında ilk olarak ahşaptan yapılan katedral, orijinalinde gotik tarzda yapılmasına rağmen sonraki dönemlerde defalarca yeniden inşa edilmiştir. Katedralin en kapsamlı renovasyonu ise 1783-1801 yılları arasında klasik tarzda yapılmıştır.

Aynı zamanda St Stanislav ve St Vladislav Katedrali olarak bilinen Vilnus Katedrali, Perkunasların ulusal sembolü ve ibadet yerinin üzerine inşa edilmiştir. Bir 17. yüzyıl yapıtı olan St Casimir Şapeli ise barok kubbesi, renkli mermerleri ve azizlerin yaşamını anlatan freskleri ile oldukça ilginç bir yapıdır.

3. Antakalnis Mezarlığı

Doğu Avrupa’nın en güzel mezarlığı kent merkezine kısa bir yürüyüş mesafesinde konumlanan Antakalnis Mezarlığı’dır. Mezarlıkta bulunan bir diğer anıt ise, Napolyon askerlerine aittir. Rusya’yı işgale yeltenen ancak püskürtülen Napolyon askerlerinin açlıktan ölümünü anlatır.

4. Tolerans Merkezi

Tolerans Merkezi, Vilna Gaon Yahudi Eyalet Müzesi’nin 3 ana kolundan biridir. Zaman içinde sığınak, konser salonu, tiyatro salonu ve sergi sarayı olarak kullanılan merkez, Yahudi soykırımı müzesinin ek hizmet binası gibi bir vazife görüyor. Müze, soykırımdan çok Yahudi tarihine odaklanıyor.

5. Televizyon Kulesi

Bolca yürüdüğünüz uzun bir günün ardından, 55. katta akşam yemeği yiyebileceiniz, bir nokta Televizyon Kulesi. Yavaşça 360 derece dönen kuledeki Milky Way isimli restoran, size muhteşem bir panorama sunuyor. Sabah 10.00 – akşam 22.00 saatleri arasında hizmet veren kuleye giriş ücretlidir. Kent merkezinden taksiyle ya da 10, Sausio 13-osios numaralı otobüslerle ulaşılabilmektedir.

6. Gedimino Kulesi ve 3 Haç Tepesi

Vilnus eski kent merkezinin neresinde olursanız olun, Gedimino Kalesi’nin ayakta kalan tek parçası olan Gedimino Kulesi’ni görebilirsiniz. İçinde bir de müze bulunan kulede, panoramik bir görüntü elde edebilirsiniz.

Üç Haç Tepesi ise oldukça uzak görünmesine rağmen, Gedimino Kulesi’nden sadece 25 dakikalık bir yürüme mesafesindedir. Haçlar, işkence ile öldürülen 7 Fransisken keşişi sembolize etmektedir.

Yazı kaynağı: http://www.yoldasin.com/baltik-uclemesi-riga-tallin-vilnus/

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et