Merabalar 6 günlük aradan sonra bişiler karalıycam siteye..13 Kasım’da Estonya-Tallinn’den yola çıktık,bi araba kiraladık,gün başı 30 Euro’dan.Araba 2008 model Renault Clio,araba kiralamak ucuz burda Tr’ye nazaran,benzin desen litresi 2 ytl,yıllardır bizi düzüyorlar yani..Neyse..
En büyük sıkıntımız “lan kayboluruz oralarda yol bilmeyiz,iz bilmeyiz,letonca ve litvanca hiç bilmeyiz” oldu.Ama teknoloji denen şey ne güzelmiş be!Araba kiralayan adam “bakın gençler sevdim sizi,benim de çoluuum çocuuum var,kaybolmayın oralarda” babacanlığıyla yaklaşıp “ben size GPS denen aleti veriyim” rahat edin dedi.Tamam dedik,aldık.İyi ki almışız,acayip bi alet,o aletle yola çıktıktan sonra kaybolabilmen için 2 ihtimal var,birincisi gerizekalı olman gerekiyor,ikincisi alet bozulmalı..
Türkçe yönlendirmesi var,ama biraz sinirimi bozdu,kadın sesi var ve baya baya emir veriyor..
GPS: 450 Metre Sonra sağdan git ve sağa DÖN!
Ben: Lan güzellikle söyle,DÖN deme direk,döner misin de,bişi de,gönlümü al!
GPS:100 Metre Sonra sağa DÖN!
Ben:Bak 2 oldu emir verir gibi konuşuyosun,çekerim fişini!Lan para verdiğim alet beni azarlıyo ya
Ercan:Aman Emrah,uyma şuna
Ben:Ercan al şunu gözümün önünden dalarım ben buna abü!
Ama sağolsun Gps Teyze yolumuzu buldurttu..İzlediğimiz rota şudur;
Tırstığımız ikinci konu ise Polisler oldu.Hız sınırı şehir dışı 90’mış,e bir Türk bünyesi buna alışık değil tabi,uyamadık hız limitine..
Estonya,Letonya sınırını geçeli henüz 30 dakika olmuştu ki(Bu arada sınır geçmek komedi,ne bi görevli ne bi prosedür,sanki çanakkaleden-balıkeserie geçer gibi,sadece Letonyaya hoşgeldiniz yazan bi tabela) hep Amerikan filmlerinde gördüğüm ve Allah’ım bu heyecanı bana da yaşat dediğim sahne gerçek oldu,arkamızda birden bi polis arabası belirdi,gecenin 12si,arkadan selektör yaptı,arabayı ercan kullanıyordu,sağa çek abü dedim,çekti..Polis arabadan indi,aman ercan kıpırdama dedim.Geldi adam ve şöyle dedi;
Polis: urhgvuıfsg fnvoıf soıvıkdwnfbı (Letonca konuşuyo bi bok anlamıyoruz)
Ben:Do you know English
Polis: You are driving so fast (Çok bilmişlik olarak algılamayın,çeviri yapıyım,dil bilmemek ayıp değül)
Ben: I thought that here is out of city (Sanmıştım ki burası şehir dışı)
Polis:No,here is city,so you have to drive maximum 50 km (hayır burası şehir,maksimum 50’yle sürmelisin,aaazına zıçarım cevap verme baaa)
Polis: Now,you have to pay 125 Euro
Ben:Ercan ne dedi lan tam anlayamadım son şeyi,kaç Euro dedi lan,para mı vercez,noluyo olm
Arabadan indim yanına gittim aracın,içinde daha bi yaşlı adam vardı şöyle dedü;
Polis 2: Good Evening
Ben: Good evening SIR! (dikkat edin yalaka,alttan alan moda bağladım)
Polis 2: We caught you while you are driving with 91 km
Ben İçimden: Lan Tr’de anlatsam gülerler 91 le gidiyorum diye ceza yazıcak
Ben Dışımdan: Yes sir,u’re right,but i really didn’t know,we are coming from Estonia,we are Erasmus Exchange students,i really didn’t know,daşşaanı yiyim SIR,yapma SIR,etme SIR
Polis:Ok,you can go
Ceza yazmadı,yazmadı ama cezanın en büyüğünü yedik,öyle bi polis paranoyası başladı ki bizde,yol kenarında parlayan her şeyi pusuya yatmış polis aracı sandık,4 günlük yol işkence gibiydi..
İlk Riga’ya girdik gecenin 1 buçuğunda,yatıcak bir yer için arabaya yer baktık,1 saatlik bir arama sonrası boş bi yer bulduk ve arabada sabahladık.Riga çok güzel bir yer,Tallinn’e beş basar diyebilirim.Köprüler,deniz falan çok hoş,ancak pahalı bir yer. 1 Lat 1,5 euro falan.4 saatlik park ücreti için 10 lat yani 25 YTL ödedik,dötte patladı,istanbulun değnekçileri bile daha insaflı..
Riga’dan 2 video koyayım bi bakın;
– The funniest videos are a click away
Riga’dan sonra sahil şehri Liepaja’ya ordan da Litvanya’nın sahil kenti KLAIPEDA’ya geçtik,KLAIPEDA’da bir gece arabada yattık gene,güzel bir yer hem de çok güzel.Hava yağmurlu olduğundan pek tadını çıkaramadık ama olsun..
Klaipeda’dan Başkent Vilnius’e geçtik,Türk Büyük Elçiliğine Estonya Büyük Elçiliğinden bir emanet getirmiştik onu verdik.Eliçilikteki SOĞUK görevliye burdan selamlarımı gönderiyorum.Litvanya Büyük Elçiliğindeki SOĞUK arkadaş bize nerdeyse terörist muamelesi yaptı.Adama zeytin getirdik,vakumlu pakette adam kameralardan falan geçirdi!
Neyse,Vilnius’de hoş yer,gezindik,akşam vakti hayatımın dumurlarından birini yedim,kilise’nin birinden “Haaaali Luuya Haaaali Luuuya,Hala Luuya Hala Luuuya” modunda sesler geliyordu,bi gidek ayini izleyelim dedik,Kiliseye doğru giderken de telefonla konuşan bi adam gördüm,aha dedim bu Türk,o da bana dikkatle baktı ve muhtemelen “aha bu Türk değilse ben de neyim” dedi,kilisenin önünde bi besmele çektim,kiliseye besmelesiz girmeyelim diye,besmeleyi çekince “merhaba” dedi amca,merhaba dedik,tanıştık ve dumur şudur; artık “bahtsız bedeviyi çölde kutup ayısı öpermiş” deyimi kaldırılsın ve şu kullanılsın hayatımda ilk kez bi ayin izlicektim ama meğerse o adam kimmiş? Kullanılması gereken deyim şudur “Bahtsız turisti tam kiliseye girecekken Litvanya Baş Müftüsü Çevirirmiş” adam meğer Litvanya baş müftüsüymüş be 😀
Sanırım görevi de şu “Kilisenin önünden Türk çevirmek” : ) Biraz sohbet ettik amcayla,meğer lütvanyada 4000 kadar Tatar varmış ve bu Tatarlar üzerine Diyanet yoğunlaşmış,hepsi müslüman ama bilinçsiz müslümanlarmış falan..
Vilnius’tan gece ayrıldık ve Estonya-Tartu’ya doğru yola çıktık,Tartu’da büyük bir üniversite var ve Türkoloji diye bölümü var.Amacımız orda Türkoloji okuyan 72 öğrenci ile sohbet etmekti ama günü denk getiremedik,pazar olduğundan bişi yapamadık.
Bitti : )) Aklıma bişiler gelirse ekleme yaparım..
Riga-Vilnius fotolarına bakmak isterseniz buraya tıklayın
Yazı kaynağı: http://www.atgozlugu.com/estonya-letonya-litvanya-turu/