Estonya Rehberi

Estonya, Tallin Gezi yazısı planı rehberi örneği turları butik oteller

Kuzey’de, hemen Finlandiya’nın altında, Finlandiya körfezinin güney kesiminde. Rusya’da, St.Petersburg gezisi yapanlar için; yakın ve mutlaka uğranılabilecek bir yer. Bunun dışında; Avrupa’nın kuzeyinde bir gezi yapmak istediğinizde; mutlaka görmenizi önereceğim bir yer.

Şehir: Riga’ya 300 km. uzaklıktadır. Bu mesafe: otobüsle, 4.5 saat sürüyor. Estonya-Letonya arasındaki sınır kapısı: devre dışı bırakılmış. Seyyar pasaport polisi, otobüsleri durdurup pasaport kontrolu yapıyor. Eğer bu yolculuğu araba ile yapacaksanız, pasaport kontrolüne takılmanız, tamamen bir şansızlık. Ancak: elbette, vizeniz varsa, böyle sorunları yaşamayacaksınız.

Finlandiya’nın başkenti Helsinki’den, rahatlıkla Talin şehrine geçebilirsiniz. Burası ile Helsinki arasındaki uzaklık: 1 saat. Finlilerle, akrabalıkları var. Finlandiyaya göre ucuz olduğu için, buraya gelen turistlerin yarısı Finli.

VİZE:

Estonya, 21 Aralık 2007 tarihinden itibaren: Schengen vizesi uygulamasına geçmiştir. AB üyesi vatandaşların, ülkeye girişi serbest. Diğer ülke vatandaşlarının, yani bizlerin buraya girebilmesi için Shengen vizesi alınması gerekiyor.

HAVAALANI:

Modern Lennart Meri Tallin Havaalanı: şehir merkezine 4 km. uzaklıktadır. Havaalanında, otobüs durağı, salonun çıkış önündedir. Ayrıca: taksi istasyonu da var. Şehir merkezine, taksi ile ulaşmanın bedeli, yaklaşık 120 kuron.

 

GENEL:

Mısır’da, ilk piramitler inşa edilirken bile, Baltık Denizinin kıyılarında yaşayan Estonya’lılar, Avrupa’daki en eski topluluklardan biriydi. 13.yüzyıldan sonra, ülke: Almanlar, Danimarkalılar, İsveçliler, Polonyalılar ve Ruslar tarafından işgal edilip yönetilmiştir ve hepsi, arkalarında güzel şeyler de bırakmışlardır.

Estonya: 16 Ekim 1988 tarihinde, bağımsızlık mücadelesini kazanıyor ve 1994 yılında, Rus askerleri ülkeyi terk ediyorlar. Sovyetlerden ilk ayrılan: Baltık ülkesidir. Bağımsızlık ilan edildiğinde, 300 bin kişi, şehir meydanında toplanıp şarkılarla kutlama yaptıklarından: bağımsızlık olayı “şarkı devrimi” olarak isimlendirilmiş. Özellikle, Mart 1988 yılında düzenlenen ve 300 bin kişinin katıldığı festivalde söylenen “Vatanım, Aşkımdır” sözlerinin sık sık tekrarlandığı bir halk şarkısı: ülkenin ulusal marşı olarak seçilmiş. Estonyalılar: şarkı söylemeye, yaza girerken başlıyorlar ve hava sıcaklığı eksi 30 dereceye ulaşana kadar devam ediyorlar. Havalar soğuk olduğunda ise; evlerinde, şömine karşısına oturup, domuz eti ve balık yiyerek, bira ve şarap içiyorlar.

Geleneksel içecekleri olan likör’ün adını bile “Vana Talin- yani eski Talin” koymuşlar. Koyu renkli ve oldukça sert olan bu likör: Tallin’e  doğudan gelen gemilerin getirdiği baharatlar, vanilya ve limon yapı ile yapılıyormuş. İçimi de ilginç, bir kere de içmek gerekiyor. Bunu içerken: yanında çikolata almak da gerekiyor. Bunun yanında: bu ülkenin insanının diğer bir alışkanlığı daha var. Bolca kahve tüketiyorlar. Geleneksel bir içecek haline gelmiş. Kahvenin yanında mutlaka tatlı yemeyi tercih ediyorlar.

13 Ağustos 1989 tarihinde, bu bölgede bulunan üç ülke (Letonya, Litvanya ve Estonya) vatandaşlarından, 2 milyon kişi: karayolunda, el ele tutuşarak, yaklaşık 600 km. lik bir zincir oluşturmuşlar.

Estonya: 1.5 milyonluk bir ülke. Eski Sovyetler Birliğinin: siber teknoloji üssü olarak öne çıkmış. Günümüzde: bu özelliğinin meyvelerini topluyorlar. Kype ve Kaza Estonya kökenli internet araçları, burada üretiliyor. Ruslardan nefret, bu ülkede de var. Ancak: yinede, nüfusun % 30’u etnik rus. Bunun sonucunda; ülkede yaşayan herkez :”Rusca” biliyor.

2004 yılında, Estonya: NATO ve AB ne tam üye oluyor. 9 kulesi olan, surlarla çevrili bir şehir. Tam bir Ortaçağ kenti havası var. Adını ilk kez: 2003 yılında, Eurovision şarkı yarışmasında duyurdu. Bu yarışmanın yapıldığı konser binası: midye şeklinde ve burada yer yıl, geleneksel halk şarkıları yarışması düzenleniyor.

 

PARA BİRİMİ:

Burada: para birimi olarak, “Estonya kronu” geçerli. 1 euro, yaklaşık 15 Estonya kronu ediyor. Bizim paramıza dönüştürürseniz: 1 TL, yaklaşık: 7 krom yapıyor.

Burası: gerçekten ucuz bir ülke. Özellikle: çevredeki ülkelerden, buraya alışverişe, günübirlik gelenler çok.

İKLİM:

İklim oldukça soğuktur. Kışın az yağışlı, yazın ise ılık geçer. Sonbahar yağmurludur. İlkbahar, yine serindir. Buranın özellikle iklim durumu değerlendirildiğinde: en büyük özellik, kış aylarında, gündüzlerin 3 saate kadar düşmesi, geri kalan gece yani karanlık. Bunun sonucunda, çok doğal olarak, buraya gitme zamanınızı çok iyi ayarlamanız gerekiyor. Çünkü: böyle anlarda, sokaklar loş bir ışığa bürünüyor ve bu büyülü görüntüler ortaya çıkıyor.

DİL:

Tallin şehrinde: Estonya resmi dili olan “Estonca” konuşulur. Bunun dışında: halk, “Fince, İngilizce, Rusca ve Almanca “ da konuşmayı biliyor.

ŞEHİR İÇİNDE ULAŞIM:

Şehir içindeki ulaşım sisteminde: otobüs, tramvay ve tramvay-otobüs kullanılıyor. Bilet ücretleri: otobüste veya sokaktaki büfelerden alacağınız biletlerle gerçekleştiriliyor. Otobüse binince bilet almaya kalkarsanız, 25 kuron, ama büfelerden bilet satın alırsanız: 15 kuron ödemek durumunda kalacaksınız. Büfelerden, paketi 100 kuron olan, 10luk biletlerden de satın alabilirsiniz.

Aslında şehirde otobüs var ama birçok yere, yürüyerek gitmek mümkün.

NE SATIN ALINIR:

Tallin şehrinden: özellikle satın almanız gereken tek şey: Kehribar. Renk renk kolyeler var. Bu şehirde: o kadar orijinal şeyler göreceksiniz ki, inanamayacaksınız. Kumaş, deri, cam ve tahta el işlerini görünce; Talinlilerin estetik duygularına hayran kalacaksınız.

 

NÜFUS:

Nüfusun: üçte biri: Sovyetler Birliği döneminde, buraya yerleşmiş olan: Rus, Beyaz Rus ve Azeri kökenli azınlıklardan oluşuyor. Ülkenin dili: Estonca.

 

EĞLENCE HAYATI:

Şehirde: bolca festival düzenleniyor. Özellikle: geleneksel olarak düzenlenen: dans ve şarkı festivali var. Bu festival: çevre ülkelerinin katılımı ile yapılıyor. Özellikle: Finlandiyalılar, bu festivale yoğun olarak katılıyorlar. Her beş yılda yapılan bu festival, gerçekten güzel görüntüler yaratıyor, bu ülkeye gideceğiniz dönemde, böyle bir şansınız olursa, inanın şehri gayet güzel yaşayabilirsiniz.

Temmuz ayında düzenlenen bu festivalin diğer bir özelliği de: dünyanın en büyük ve en çok katılımlı festivallerinin başında gelmesi. Dans ve şarkı festivali.

 

GEZİ PLANI:

Şehir: Kuzey Avrupa’nın en iyi korunmuş eski kenti. Bu yönü ile: Prag ve Riga şehirleri ile, yarış halinde sayılabilir. Buraya, özellikle: emekli Amerikalılar geliyormuş. Kent: Baltıkların göz bebeği. İlgi büyük. Turizmciler bu ilgiden çok mutlular.

Başkent Talin şehrini: gezmeye başlamak için, öncelikle “Belediye Meydanı” nı seçelim.

 

BELEDİYE MEYDANI:

Başkent Tallin şehri: 1997 yılında, UNESCO koruması altında. Şehir: 1219 yılında; Kuzey Estonya’yı ele geçiren Vikingler tarafından, kireç taşlarının yükseldiği, bu noktada kurulmuş. Ancak: 1703 yılında, Rusların, yakın bölgede St.Petersburg şehrini kurması ile, burası önemini kaybetmiş.

Efsaneye göre: kentin yakınlarındaki Larissa gölü: kente son çivi çakıldığında taşacak ve Tallin şehri sular altında kalacak. Evet, şehrin nereye kadar büyüyeceği bilinmiyor ama gelin biz bu şehrin sokaklarında; halihazır durumu ile gezimize çıkalım.  Talin şehrinin, ilk önemli inşa süreci: Hansa birliğine katılması ile başlamış. Hansa birliği: kuzeyin önemli liman kentlerinin kurulduğu ticari bir ittifaktır. Tallin şehri: bu önemli ittifaka, 12. yüzyılın sonlarında katılmış. Ama: Ortaçağ’ın, Hansa birliği kentleri arasında, en iyi korunarak, günümüze ulaşmış bir kent. 1997 yılında, biraz önce de söylediğim gibi: UNESCO Dünya Mirası listesine alınarak, korumaya alınmış.

Taş kaldırımlarda, meydanlarda yürüyebilirsiniz. Özellikle: meydanlardaki kafeler için zaman ayırın.

Belediye meydanı: tarih boyunca, hep ticaretin kalbinin attığı yer olarak öne çıkmış. Şehrin bu ana meydanında, yapacak çok şey yok. Ama, insanları gözlemlemek için iyi bir yer. Hem de güzel bir park var. Parkta oturup Estonyalıları izleyebilirsiniz.

Meydanın hemen yanında: Belediye Sarayı var.

 

BELEDİYE SARAYI:

Burası: tam 600 yıllık bir bina. Şehirdeki en eski bina. Kulesine bakıp, kilise diye düşünmeyin. Avrupa’nın en eski Belediye binalarından biridir. Bu binanın içinde, dünyanın en yüksek tavanlı (77 metre) tuvalet varmış. İlginç bir yer, görmelisiniz.

EZZANE:

Eski şehirde, herkesin gördüğü bir eczane var. Avrupa’nın en eski eczanesi. 1421 yılından bu yana, tarihi kayıtlarda bulunuyor. Eskiden: kertenkele gözü, kedi ciğeri ve birtakım otlarla yapılan tedaviler; artık yerini, modern ilaçlara bırakmış. Eczanenin hemen yanında, bir de müze var.

MÜZE:

Eski zamanlardan bu yana, eczacılığın gelişimini burada görmeniz mümkün. Cam vitrinlerde, eski ilaçlar ve kullanılan aletler ve cihazlar sergileniyor. Ahşap bir bina.

Evet, eski şehrin sokaklarında gezmeye devam ediyoruz. Sokaklarda, karşımıza bol miktarda bademci (badem satıcısı) çıkıyor. Ama, bu bizim bildiğimiz badem değil. Bunlar: 60 çeşit baharat ve 4 farklı çeşit şekerden hazırlanan bir sosla hazırlanarak satılıyor. Özellikle: tarçın ve zencefille kavrulmuş olması, bu tatları öne çıkarıyor. Gerçekten çok lezzetli. Siz satın almadan önce, tatmanız için, hemen size ikramda bulunuyorlar. 100 gr.lık bir paket: 2 euro. Mutlaka tadın, çok lezzetli. Yerel giysiler giymiş, gençler tarafından satılıyor.

Tallin şehri:  Avrupa’nın ortaçağ özelliklerini koruyan en güzel kentlerinden biri. Kentin tarihi yapılarını bulunduran bölümü: iki kısımdan oluşuyor. Bunlar: Aşağı kent ve Yukarı kent.

ESKİ KENT:

Burası, tam bir masal şehri. Kuleler ve surlarla çevrili, kırmızı kiremitli ve sivri çatılı, taş yapılı evlerden oluşan, taş kaldırımlı bir kent. Bu bölgede: özellikle dikkatinizi çekmek istediğim bir husus var. Şehrin sokak ve caddelerinde, sarı renkli değişik bir tabela göreceksiniz. Bu tabela: “Kap-kaç” tabelası. Yani: bu bölümde, kap-kaç yani hırsızlığa karşı, mutlaka dikkatli olmanız gerekiyor.

Büyük bir kısmı surlarla çevrili. Buraya: görkemli bir kapıdan giriliyor. Bu kapıdan girilince, şehrin en hareketli meydanlarından birine ulaşıyorsunuz. El sanatları ve turistik eşyalar satan dükkanlar ile, kafe ve restoranlar bol. Taş kaldırımlarda, yürüyerek, buraları gezebiliyorsunuz.

 

Eski kent: kendi içinde, 2 bölümden oluşuyor. Alt şehir ve Yukarı şehir. Bu iki kısmı birbirine bağlayan, iki sokak var. Bunların isimleri: Kısa bacak sokağı ve Uzun bacak sokağı.

Kısa bacak ve Uzun bacak sokakları yüzünden, Tallin ile ilişkili bir espri yaratılmış. Bu şehir, bu iki isim yüzünden, aksak şehir olarak anılıyor.

Peki, Tallin bu ismi nasıl almış? Merak edenler için: kente bu isim, Danimarkalılar vermiş. Danimarkalılar tarihi süreç içinde, kente hakim olunca: Tallin ismini vermişler. Tallin kelimesi, Danimarka kenti anlamına geliyor.

 

Bu güzel şehrin önemini: 1154 yılında, Arap coğrafyacı El İdrisi fark etmiş. Araştırmaları arasına: “ küçük, ama kalesi ve surlarıyla önemli bir kente benziyor “ diye not düşmüş. El İdrisi: bu dönemde, kenti, haritasına yerleştirmiş, ancak kent, resmen kurulmak için, bir asır daha beklemek zorunda kalmış.

Sıcak yaz günlerinde, bu eski şehri gezerken: diyelim ki susadınız. Bakkal veya market aramak için uğraşmayın. Yanınızda bisikletli su satıcıları olabiliyor. Kızlar: bisikletlerinin önünde, su ve içecek satıyorlar. Bisikletin önünde, soğutucuları var.

 

YENİ KENT:

Üst şehir: aslında, aşağı şehirden daha eski olmasına rağmen, tarih boyunca pek çok yangından zarar görmüş. Ama, daha sonra yeniden inşa edilmiş. Yapılarda: Barok etkisi görülüyor. Bu bölgenin en önemli binaları: Pompei Şatosu. Şu anda: burası, Parlamento binası olarak hizmet veriyor.

PARLAMENTO BİNASI:

Pembe boyalı, güzel bir bina. Bu binanın hemen önünde, bir katedral var.

 

ALEXANDER NEVSKY RUS KATEDRALİ:

Gösterişli bir yapı. 1894 yılında yapılmış. Rus Çarı; Tallin şehrine damgasını vurmak için, bu yapıya yüklenmiş. Kilisenin tepesindeki haçların altında: hilaller göreceksiniz. Bu hilaller: Rusların, Osmanlılara karşı kazandıkları zaferleri simgeliyormuş.

 

TOOMPEA BİNASI:

Belediye Meydanından, yukarıya hükümet meydanına doğru çıkabilirsiniz. Hükümet meydanı (Toompea) şehrin en yüksek noktasıdır. Burası: şehirde, merkezi otoritenin kurulduğu ilk yerdir. Önceleri, piskoposun yönetiminde kalan Tallin şehri, daha sonraları soylular tarafından yönetilmeye başlanmıştır. Günümüzde ise: Estonya Meclisi, buraya bulunuyor.

Buradan: göl manzarası mükemmel görülüyor. Binanın bulunduğu tepenin üzerinde, bir de şehir manzarasını görebileceğiniz harika bir teras var. Duvardan aşağıya bakınca, kenti bütün görkemi ve ihtişamı ile görebiliyorsunuz. Farklı yönlerdeki platformlardan: tüm kenti görebilirsiniz. Çarlık ve Rus dönemlerine ait: fabrikalar, sanayi bölgeleri, 1970-80’li yıllara ait toplu konut alanları, kuzeye ve güneye doğru ise, bahçe içinde evler, ikişer katlı, 4-5 daireli ahşap evler var. Bütün bunlar: yeşillik ve ormanlık alan içinde uzanıyor.

Sokak satıcıları var. Unutulmaz Tallin hatırası satın almak isterseniz: bu sokak satıcılarında satılan “bozuk paralar” var. Bozuk paraları, kendiniz yapıyorsunuz. Elinize büyük bir çekiç veriyorlar, bozuk paranızı kendiniz yapıyorsunuz. Üzerine: Tallin şehrine ait bir arma basılıyor, ama elbette, biraz kuvvet gerekiyor.

Toompea bölgesi: kiliseler, şık butikler ve büyükelçiliklerle dolu. Burada gezerken, biraz önce söylediğim bozuk para dışında; buraya has ve dünyada en çok burada bulabileceğiniz bir şey daha var, bunu satın alabilirsiniz: Kehribar taşı.

Evet, gezimize devam ediyoruz. Pikk Jalg (Uzun bacak) sokağına gelin. Buradan: aşağıya inin. Çok eski zamanlarda, buradan atlı arabalar geçiyormuş. Kısa bacak sokağını ise, yanlızca yayalar kullanıyormuş. Sokakta: sanatçılar, yaptıkları resimleri satıyorlar. Yol boyunca, ressamlar göreceksiniz, beğendiğiniz bir resim satın alabilirsiniz. Ayrıca: St.Olaf kiliseni var, buranın kulesi bayağı yüksek, yaklaşık 124 metre. Bu kuleye çıkabilirsiniz.

ÇEVRE GEZİLERİ:

ESTONYA AÇIK HAVA MÜZESİ :

Estonya kültürünü daha yakından tanımak istiyorsanız: gitmeniz gereken yerlerin başında: Al Mare Rocca geliyor. Burası: şehir merkezinden yaklaşık 20 dakika uzaklıkta, 80 hektarlık bir arazi üzerine kurulu, küçük bir köy. Evlerin tamamı orijinal, Estonya’nın dört bir yanından getirilerek, buraya yerleştirilmişler.

Yemyeşil bir yer. Ekim alanlarının eklenmesiyle, bir zamanların balıkçı köyü, günümüzün turistik bir yöresi haline gelmiş. Evlerin yapılış biçimleri: yanlızca kıyı bölgeleri ve iç bölge evleri olarak değil, kıyıdan kıyıya, adadan adaya ciddi farklılıklar gösteriyor. Evlerin içi: orijinal objeler kullanılarak, yaşam şekilleri canlandırılmış. Evet, burası yalnız turistler için değil, aynı zamanda Estonyalılar için de, hafta sonlarını geçirmek için güzel bir yer. Özel düğünler de yapılıyor. Burayı ziyaret ederseniz; el sanatları satın alabilirsiniz.

ŞEHİRDE SON DURAK: Kraliyet Sarayı.

Saray çevresinde, büyük bir duvar var. Sarayı: 1871 yılında, Rus Çarı I. Petro: eşi, I.Katerina onuruna yaptırmış. Havuzları çok güzel. Yapı: Kuzey Avrupa’daki barok mimarinin en iyi örneklerinden biri. İtalyan mimar Nikola tarafından yapılmış.

1921 yılında müzeye dönüştürülmüş. Çevresindeki park ise: dünyanın dört bir yanından, turistlerin akınına uğruyor. Park: 100 hektar üzerine kurulmuş. Parkta: kuğu gölü, yemyeşil ağaçlar ve çiçeklerle süslü bahçeler var. Sanki cennetten bir köşe gibi. Özellikle: kuğu gölündeki, kuğuları izlemek, mutlaka size keyifli zaman geçirecektir.

Yazı kaynağı: http://www.gezi-yorum.net/estonya-tallin/

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et