Estonya Rehberi

Haapsalu Gezilecek Yerler

Başkent Tallin’e 100 kilometre mesafede bulunan Haapsalu; Parnu ile birlikte Estonya’nın en önemli iki kıyı şehrinden biridir. Yaz turizmi, spa merkezleri ve adalara ulaşım kolaylığı nedeniyle her yıl binlerce insan tarafından ziyaret edilen şehir, “Baltık Denizi’nin Venedik’i” lakabına sahiptir. Bu yazımda Haapsalu’da gezilecek yerleri bulabilirsiniz.

Haapsalu Gezilecek Yerler

Her şeyden önce Haapsalu deniz turizmiyle ünlü bir şehir. Estonya’dan veya çevre ülkelerden buraya gelen turistlerin çoğu denize girmek için veya Estonya adalarına gitmek için geliyorlar. Kültürel anlamda görülecek çok ama çok az yeri bulunuyor. Toplamda 3-5 saatte hepsi gezilebilir. Old town bölgesindeki ahşap eski villaları görmek ve buradaki cafelerde kahve içmek, plaja gitmenin dışında şehirde yapılabilecek en güzel aktivite…

Haapsalu Castle

Haapsalu’da gezilecek en önemli yer, Kuzey Avrupa coğrafyasında günümüze kadar ulaşan en büyük kalelerden biri olan Haapsalu Kalesi. 13. yüzyılda inşa edilen kalenin kısa tarihi şu şekilde:

1228 yılında, Riga Başpiskoposu ve şehrin kurucusu Albert, Haapsalu ve komşu şehirleri Hristiyanlaştırdıktan sonra, bu bölgenin yönetimi için yeni bir piskoposluk kurulmasını istemiş. Ösel-Wiek adı verilen bu piskoposluk, önce Ösel’de (günümüzde Saarmea adası), daha sonra Parnu şehrinde bir kilise inşa ettirmiş. Ancak inşa edilen kiliselerin kısa sürede yıkılması -ki Parnu’da bulunan halk tarafından yakılmış-, piskoposluk merkezinin Haapsalu’da bulunan kiliseye taşınmasını gerektirmiş.

1300 yılında piskoposluğun merkezi taşınarak, burada yer alan mevcut kilise genişletilmiş. Daha sonraki yıllarda etrafı surlarla çevrilerek kale haline getirilmiş. Oldukça büyük bir alana yayılan kalenin tamamlanması tam 300 yıl sürmüş.

Kale uzun yıllar Ösel-Wiek bölgesinin merkezi olduktan sonra, 1558 – 1583 yılında yaşanan Livonya Savaşı sonrasında tahrip edilerek İsveç’in kontrolüne geçmiş. Bir süre askeri amaçla kullanılmış, ancak devam eden yıllarda yaşanan Büyük Kuzey Savaşı sonrasında tamamen yıkılarak harabeye dönmüş. O tarihten sonra bir daha kullanılmamış. Kalenin kısa özeti bu şekilde. Bunun dışında şehir halkı tarafından yüzyıllardır anlatılan bir efsanesi de bulunuyor: Beyaz Leydi Efsanesi (White Lady Legend). Bu hikaye de şu şekilde:

Kalenin piskoposluk merkezi olarak kullanıldığı dönemlerde, burada görevli olan rahiplerin ve keşişlerin saflıklarını koruyabilmek için manastıra kadınlar alınmazmış. Aynı zamanda bu kişiler dışarıyla kopuk bir hayat sürdükleri için herhangi bir kadınla görüşmeleri yasakmış.

Efsaneye göre manastırda yaşayan rahiplerden birisi, kalenin dışındaki yürüyüşlerinden birinde Estonyalı bir kız görerek ona aşık olmuş. Kızın da gönlü bu rahipte olduğu için, iki genç kısa sürede sevgili olmuşlar. Ancak sık sık görüşemeyeceklerini bildikleri için rahip bir plan yaparak, beraber vakit geçirebilmeleri için kızı koroda şarkı söyleyen çocuklar gibi giydirerek gizlice manastıra sokmuş. Bu plan sevgililer için işe yaramış ve hiç kimse koronun yeni çocuğundan şüphelenmemiş. Uzun süre manastırın içerisinde beraber yaşamayı başarmışlar.

Bu süreçte kalenin piskoposu başka meseleleri çözmek için şehir dışındaymış. Bir gün kaleye geri döndüğünde, artık ya diğerlerine göre daha keskin bir göze sahip olduğu için, ya da iki aşığın sırrı düşündükleri kadar gizli olmadığından, koronun şarkı söylediği sırada piskopos, yeni koro çocuğunda bir şeyler olduğundan şüphelenerek soruşturulmasını istemiş.  Görevliler kısa sürede soruşturmayı tamamlayarak koro çocuğunun bir kadın olduğunu anlamışlar. Piskopos manastır konseyini toplamış ve bu durumun kutsal yemine ihanet olduğunu söyleyerek iki aşığa örnek bir ceza vermek istemiş: açlık cezası.

Fotoğrafın sağında gördüğünüz şapel o tarihlerde yapım aşamasında olduğu için, ustalar pencerenin oradaki duvarda bir boşluk bırakarak kadını oraya hapsetmişler. Günler boyunca çığlıklar içerisinde acı çeken kadın hayatını kaybederek, yüzyıllar boyu konuşulacak bir efsaneye dönüşmüş. Hem de “görsel” bir efsaneye… Her dolunay gecesinde, ay ışığının şapel penceresine vurmasıyla birlikte orada beyaz bir kadın silüeti belirirmiş. Bu kadının popülaritesi o kadar yaygınmış ki, uzun süre Estonya’da en çok korkulan konulardan birisi olmuş. Özellikle son 100 yıldır “Beyaz Leydi Günleri” adıyla her Ağustos ayının ilk dolunay gecesinde , Haapsalu’da müzik festivali düzenlenirmiş. Eğer şanslıysanız ziyaretiniz sırasında bu festivale denk gelebilirsiniz 🙂

Kale içerisinde gezilecek fazla bir yer bulunmuyor. İçerisinde yer alan müze ve kilise ziyaretim sırasında tadilattaydı (müze 2019’da açılacakmış). İçeriye giriş ücretsiz.

Old Town Hall

Kalenin biraz ilerisinde 1775 yılında inşa edilmiş eski belediye binası bulunuyor. 1950 yılında boşaltılarak müzeye dönüştürülen binada, Haapsalu’nun 20. yüzyılı anlatılıyor ve küçük bir arkeoloji sergisi bulunuyor.

Ziyaretim sırasında ayrıca geçici sergi olarak 17 – 20. yüzyıllar arasında kullanılan av tüfeği silah sergisi vardı.

Müzeye giriş fiyatı yetişkinler için 4 Euro.

Railway Station

Haapsalu’da gezilecek en önemli yerlerden birisi, şehir merkezine 15 dakikalık yürüme mesafesinde olan tren istasyonu. 19. yüzyılın sonlarında tatil kasabasına dönüşen Haapsalu, Rus çarlarının en sevdiği tatil noktalarından birisi olmuş. Ulaşımı daha kolay hale getirebilmek için bu şehre inşa edilecek tren istasyonu fikrine sıcak bakan çarlar, gerekli finansmanı sağlayarak tren istasyonunun yapılmasında öncü olmuş.

Tren istasyonunun finansmanında sorun olmadığı için çizilen plana göre kısa sürede tamamlanmış. 4 ana bölümden oluşan istasyonda; yolcu terminali, imparatorluk köşkü, iki bölümü birbirine bağlayan korunaklı geçit ve 213 metre uzunluğundaki kapalı platform bulunuyor (fotoda gözüken).

Haapsalu’ya ilk yolcu treni 1904 Mayıs ayında, son tren ise 1995 yılında gelmiş. Bu tarihten sonra 2004 yılına kadar sadece kargo trenleri tarafından kullanılmış. Yaklaşık 10 yıl atıl durumda kaldıktan sonra 2014 yılında tren rayları sökülerek bisiklet yoluna dönüştürülmüş. Bugün Haapsalu’dan Riisipere şehrine kadar eski tren yolunun takip edildiği 50 kilometrelik bir bisiklet yolu bulunuyor.

İstasyonun ana binasında küçük bir müze bulunuyor. Burada trenlerin ve iletişim teknolojisinin gelişimi anlatılarak, eski aletler (telgraf, telefon vb.) sergileniyor. Ben ziyaret etmedim, içeriye giriş 4 Euro. Son olarak eğer Haapsalu’ya otobüsle gelirseniz bu tren istasyonu önünde ineceksiniz 🙂

Africa Beach Promenade

Haapsalu’da bahsedeceğim son yer sahil kenarındaki yürüyüş yolu ve Afrika Plajı. Old town bölgesinin 200 metre ilerisinde bulunan plajın adının nereden geldiği bilinmiyor. 1900’lü yıllarda Afrikalıların bu bölgede uyuşturucu sattıkları için halk arasında Afrika plajı olarak anıldığı düşünülüyor.

Ben yürüyüş yolunu çok beğenmiştim. Plaj her ne kadar ilgimi çekmese de, uçtan uca 1 saat falan yavaş yavaş yürümüştüm.


Özet

Haapsalu’da gezilecek temel yerler bu şekilde. Girişte belirttiğim gibi kültürel geziden çok plajlarıyla ünlü. Eğer Estonya adalarına gitmek isterseniz tourist information’dan bu konuda bilgi alabilirsiniz. Bana söylediklerine göre adalara giden gemilerin kalktığı liman şehir merkezine 10 kilometrelik mesafe bulunuyormuş. Benim fazla ilgimi çekmedikleri için gitmemiştim. Ancak en şaşırdığım şey ülkenin büyüklü küçüklü 2000 tane adası olduğuydu 🙂 Haapsalu’ya seyahat edeceklere şimdiden iyi seyahatler dilerim.

Kaynaklar:

Yazı kaynağı: https://www.sahindogan.com/haapsalu-gezilecek-yerler

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et