Estonyalılar, sanıldığının aksine diğer Baltık ülkeleri (Litvanya ve Letonya) ile aynı köke sahip değiller.
Estonyalılar, Finlandiyalılarla akrabalar. Bu yüzden de tarih boyu hep birbiriyle iyi ilişkiler kurmuşlar. Talinn – Helsinki arası birbirine konum olarak da oldukça yakın. 80 kilometrelik mesafeyi Viking Line, Linda Line veya Tallink ile yapacağınız keyifli bir feribot yolculuğuyla kısa sürede aşabiliyorsunuz. Talnin’e Helsinki dışında, Baltık ülkeleri arasında en büyük şehir olan Riga’dan 3 saatlik bir yolculukla ulaşmak da mümkün. Ayrıca İstanbul’dan karşılıklı direk uçak seferleri de bulunuyor.
Finlandiya Körfezi’ne komşu Talinn’in, kuzeyinde yer alan Helsinki’ye ilaveten doğusunda da St.Petersburg’un yer alması şehri önemli bir ticaret merkezi yapmış. İlk yerleşimlerin 5000 yıl önceye dayandığı Talinn şehri 1248’de kurulmuş. Estonya’ya bağlı 1.500’den fazla ada var. Estonya, ülke topraklarının yarısı ormanlarla kaplı olduğundan Avrupa’nın en seyrek nüfusuna sahip ülkesi. Bu sebeple başkent Talinn de diğer Avrupa şehirlerine nazaran oldukça sakin bir şehir.
Dünya nüfusları arasında en fazla ateist nüfusa sahip ülkelerden biri olan Estonya’da halkın %15’lik bir kısmı Tanrı’ya inandığını belirtiyor. Bu bilgiyi dini yapıları incelerken ve diğer Avrupa ülkeleriyle bu yapıları kıyaslarken aklınızda bulunsun diye yazıyorum. Zira şehrin dinsel tercihleri kutsal kabul edilen yapılara da yansımış. Fakat bu anlattıklarımız, şehirde kilise gezemeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Burada da başka Avrupa şehirlerinde olduğu kadar olmasa da görülmesi gereken ve yazıda da bahsedeceğimiz güzel kiliseler bulunuyor.
Bilgi teknolojilerine büyük önem veren, birçok yerden ücretsiz wi-fi bağlantısı sağlayan Estonya, “İnternet Cumhuriyeti” olarak da adlandırılıyor. Avrupa’da teknolojik olarak öncü olmuş bazı şirketler Estonya kökenli. 2.Dünya Savaşı’nda bombardıman altında kalan Talinn’in tarihi kısmı ayakta kalabilmiş. Bu yüzden Talinn, nüfusundan daha fazla turisti bu tarihi hazinelerini sergilemek için şehre çekiyor. Talinn’in nüfusu 500 bin civarı olmasına rağmen, şehre gelen turist sayısı 4 milyonun üstünde.
Talinn’in 1997’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan tarihi merkezi, Orta Çağın izlerini sürebileceğiniz keyifli bir turistik alan. Old Town’a girişte iki kule arasındaki Viru Kapısı ziyaretçileri karşılıyor. Kapının heybetli kulelerini sarmaşıklar kaplamış. Kuleden geçip, Viru Caddesi’nde devam ettiğinizde Town Hall Square’e (Belediye Sarayı Meydanı’na) ulaşıyorsunuz. Aşağı Kasaba (Lower Town – All-linn) olarak adlandırılan bu bölge, adeta bir Ortaçağ kasabası. Burada St. Olaf’s, St.Nicholas, ve Holly Ghost Church kiliselerini görebilirsiniz. 12.yüzyılda gotik mimariyle inşa edilen St. Olaf Church (Aziz Olaf Kilisesi), yapıldığı dönem 159 metrelik yüksekliğiyle Dünya’nın en yüksek yapısıymış ve bu unvanı, uzunca bir süre elinde tutmuş. Çıkan yangınlarla tahrip olan kilise restore edilmiş olmakla birlikte, bugün yapının boyu 123 metreye inmiş. Bu azalan yükseklik bile, çatıya tırmandığınızda size hiç de azımsanamayacak bir Talinn manzarası vaat ediyor. Aziz Olaf Kilisesi’nin 238 basamağından çıkarak yukarıya tırmandığınızda güzel Talinn manzarasını görebileceksiniz.
Eski şehir bölgesinden yaklaşık 25 metre yokuş çıktığınızda Toompea Tepesi’ne (Upper Town) ulaşacaksınız. Burada Arnavut kaldırımlı sokaklarda yürürken ve bozulmamış tarihi evlerin arasında dolaşırken kendinizi Ortaçağ Avrupası’nda hissedebilirsiniz. Toompea Tepesi, günümüzde Estonya Parlamento Binası’na (Riigikogu) ev sahipliği yapıyor. Rus Ortodoks Alexander Nevsky Katedrali ve Dome Kilisesi olarak da bilinen Lutheren St.Mary’s Katedrali de burada bulunuyor. Rus mimarisinin izlerini taşıyan Alexander Nevsky Katedrali, Estonya’nın Rus hâkimiyetine geçmesinin ardından 1894-1900 yılları arasında yapılmış. Eski şehir bölgesinde yer alan ve bir Ortaçağ kulesi olan Kiek in de Kök 1475’te yapılmış. Kulenin altındaki geçitler ve tüneller, o dönemlerde sığınak olarak kullanılıyormuş.
Bu küçük başkent, 60’tan fazla müzeye ev sahipliği yapıyor. Bunlardan başlıcaları: Talinn’in zengin tarihine ışık tutan Great Guild Hall’da bulunan Estonian History Museum, Estonyalıların denizcilik geçmişini görebileceğiniz Estonian Maritime Museum, tarih öncesi çağdan, günümüze çok sayıda eserin sergilendiği Talinn City Museum ve ülkenin büyük müzesi olan, eşsiz sanat koleksiyonuna sahip Estonian Art Museum. Yapımı 1530’da tamamlanan Şişman Margaret Müzesi, denizden gelen düşmanlara karşı şehri korumak için yapılmış. Adını geniş ebatlarından alan bu kule, şu an denizcilik müzesi olarak kullanılıyor.
Eski şehirden birazcık uzaklaşmak isterseniz size Kadriorg Parkı öneririz. Eski şehre yaklaşık 2 kilometre mesafede bulunan Kadriorg Park, 70 hektarlık bir alana yayılmış. Parkın içinde resim galerisi olarak kullanılan eski saray (Kadriorg Sarayı) ve Art Museum of Estonia bulunuyor. Bu parkta dinlenebileceğiniz gibi denize de girebilirsiniz. Zira parkın bir kısmı plaj olarak kullanılıyor.
Talinn’de gezmek adeta bir tarih kitabına düşmek gibi. Çünkü bir zaman makineniz olsa ve birkaç yüz yıl geriye gitseniz ne görecekseniz, özellikle Talinn’in eski şehir bölgesinin sokaklarında gezerken bunu görüyorsunuz. Tarihini bu kadar güzel muhafaza eden bir şehri gezerken şüphesiz biraz kıskanıyoruz hatta ülkeye gelen turist sayısının şehir nüfusunun kaç katı olduğunu öğrenince hayrete düşüyoruz. Fakat bu güzel şehri görmeye gelen her turiste hak veriyor ve Talinn’de geçirdiğimiz her anı dolu dolu yaşıyoruz.
Fotoğraflar: Serhat SARISÖZEN
Yazı kaynağı: http://www.hurriyet.com.tr/seyahat/yazarlar/serhat-sarisozen/kuleler-sehri-tallinn-40771917