Baltık başkentleri gezisinde sırada Estonya’nın başkenti Tallinn var.
Finlandiya’nın başkenti Helsinki’den bindiğimiz feribot bizi gece aydınlığında (Nisan ayının sonlarında “Beyaz Geceler” neredeyse başlamış ve hava 22.00’de bile tam kararmıyor) Tallinn’e ulaştırdı. Otelimiz Radisson Blu Olumpia‘ya yerleşip akşam yemeğimizi yedikten sonra geceyi noktaladık.
Baltık Denizi kıyısındaki, Estonya’nın ana liman kenti Tallinn’in ismi, 1918 yılında Estonya bağımsızlığını kazandıktan sonra resmi olarak kabul edilmiş. Diğer Baltık ülkeleri Litvanya ve Letonya gibi Estonya da Rusya’dan 1991’de ayrılınca tam bağımsızlığını ilan etmiş.
Estonya’nın bağımsızlık mücadelesi de oldukça takdire şayan. Eston, Leton ve Litvan halkı 23 Ağustos 1989’da 600 km lik Tallinn-Riga-Vilnius yolunda elele yürüyüp şarkı söyleyerek eylem yapmışlar. Şarkı Devrimi denen bu eylem, dünyaya bağımsızlık isteklerinin duyurulmasında etkili olmuş.
Günümüzde Estonya’nın ekonomisi en çok Finlandiya’dan alışveriş için gelen Finlere dayanıyor. İçki fiyatları Finlandiya’da Estonya’ya nazaran 3-4 katı daha pahalı olduğu için, oldukça fazla içki tüketen Finler Estonya’ya kasalarca içki almak için geliyorlar.
Tallinn en iyi korunmuş Ortaçağ şehirlerinden birisi kabul ediliyor ve tarihi yapıları UNESCO Dünya Mirası olarak koruma altında. 2011 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilen Tallinn, Arnavut kaldırımlı sokakları ve Hansa tacirlerinin ve aristokratların fotojenik evleri ile Kuzey Avrupa’nın masal diyarı olarak görülüyor.
Tarihi şehir merkezi “yukarı” ve “aşağı” olarak ikiye ayrılmış. Yukarı bölgede soylular kale duvarları içinde yaşarken aşağı bölgede halk ve tüccarlar yaşamış.
Tallinn’de gezilecek yerler:
* Toompea Tepesi. Tallinn’in eski şehir merkezi Ortaçağ’da pazar yeri olarak kullanılıyormuş. Günümüzde Aralık ayında Noel pazarı burada kuruluyor ve şehrin en büyük Noel ağacı buraya dikiliyor. Tallinn’in teraslardan izlenebileceği tepede 64 metrelik Tall Hermann Kulesi, Toompea Kalesi, Avrupa’nın en eski Belediye Binası ve 14. yüzyıl sonlarında kurulan ve hala faaliyette olan Avrupa’nın en eski eczanesi var. Bu arada dipnot olarak Belediye Binası’nın altındaki Ortaçağ kafesinde içtiğimiz geyik çorbasının lezzetinden bahsetmeden edemeyeceğim. Kafede Ortaçağ yansıtıldığından çorba kaşıksız, çömleğin kulplarından tutarak içiliyor. Ayrıca kafeye kadar gitmişken mutlaka tuvaletlerine gidip ilginç Ortaçağ dizaynını fotoğraflamak lazım .
* Alexander Nevsky Katedrali. Tallinn’in en büyük Ortodoks kilisesi, Tallinn’in Rus egemenliği sırasında, 1894-1900 yılları arasında Rus mimar Mihhail Preobrazenski tarafından inşa edilmiş. Eski Rus kiliseleri tarzında 5 kubbeli olarak inşa edilen katedralin 11 kilise çanı var. Pazar ayinine denk geldiğimiz kilisenin enerjisi inanılmaz güzel. Hani ayin sırasında kendimi bulutların üzerinde hissettim bile diyebilirim .
* Meryem Ana (Dome) Kilisesi. Estonya’nın ana Lüteryan kilisesinde Estonya’nın en büyük orgu da bulunuyor. 13. yüzyılda kurulup Meryem Ana’ya adanan kilisenin büyük kısmı 1684 yılında çıkan yangında yanmış ve kilise sonradan tekrar inşa edilmiş. Kilisenin kulesi ise 18. yüzyıldan kalma. Şövalyeler ve soyluların mezarlarının olduğu kilisede 107 ailenin arması ile Avrupa’nın en büyük arma koleksiyonu da bulunuyor.
* St Nicholas (Niguliste) Kilisesi. Alman tüccarlar tarafından 13. yüzyılda yapılmış ve Aziz Nikolas’ın adına kutsallaştırılmış. O dönemlerde idama mahkum olanlar kaçıp bu kiliseye sığınabilirse idam edilmiyorlarmış. 1944’te Rusların Kızıl Ordusu tarafından bombalanmış ve 1953-1984 yılları arasında restore edilmiş. 1984’ten beri kilise olarak değil, sanat müzesi ve konser salonu olarak kullanılıyor.
* St Katarina Manastırı. Katarina Geçidi’nde bulunan Estonya’nın en eski Katolik manastırı, 13. yüzyılda kurulmuş.
Estonya’nın kendine özgü en önemli yiyeceği Eston ekmeği, geleneksel içkisi ise % 40 alkol oranına sahip olan, portakal kabuğu ağırlıklı malzemeden üretilen Vana. Yani ekmekleri kopara kopara yemeden, içkinin de damakta bıraktığı keskin tadını hissetmeden Tallinn’den gitmemek gerek .
Eston mutfağında en çok etli güveç (seljanka), domuz eti, ayı eti, tavuk, somon, alabalık, patates ve lahana vardır.
Peki Tallinn’de nerelerde yemek yenir?:
* Balthazar Restoran. Kremalı sebze çorbası, ızgara tavuk fileto, kırmızı şarap sosunda kızarmış sebzeler ve tatlı olarak çikolatalı kek yedik (2 kg da aldık!). Çok fazla tavuk yemememe rağmen yediğim bu organik tavuğun daha önce tatmadığım bir lezzet olduğunu söylemeden edemeyeceğim.
* Peppersack Restoran. Kremalı füme peynir çorbası, taze sebze salatalı dana kavurma, kırmızı şarap sosunda patates dilimleri ve tatlı olarak da creme brule bizim seçtiklerimiz. Restoranın tiyatral gösterisi de bonusu .
Pronto Tour‘un düzenlediği Baltık başkentleri gezilerinde Tallinn’in önemli bir yeri var. Ortaçağ havasını, çok iyi korunmuş bir başkentte almak için, bu gezilere katılıp tarihi tam da yerinde yaşamakta fayda var .
Yazı kaynağı: https://kucukdunya.com/2016/05/04/kuzey-avrupanin-masal-diyari-tallinn/